İçeriğe geç

Allah’ın dilediğini yapması için ne gerekir ?

Allah’ın Dilediğini Yapması İçin Ne Gerektir?

Geçmişi Anlamaya ve Günümüzle Bağ Kurmaya Çalışan Bir Tarihçinin Girişi

Bir tarihçi olarak, geçmişi anlamanın ve bugüne bağ kurmanın insanın zihnini ve kalbini derinlemesine şekillendiren bir yolculuk olduğuna inanıyorum. Zamanın, sadece bir akış değil, toplumsal ve kültürel dönüşümlerin bir yansıması olduğunu görmek, insanlık tarihinin önemli sorularına ışık tutuyor. Bugün, Allah’ın dilediğini yapması üzerine tartışırken, bu sorunun tarihsel arka planını incelemek, geçmişle günümüz arasında ilginç paralellikler kurmamıza yardımcı olacaktır.

İnsanın iradesi, kaderi ve özgürlüğü gibi kavramlar, geçmişten günümüze farklı toplumlar ve medeniyetler tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bu yazıda, Allah’ın dilediğini yapma gücünü anlamak için tarihsel süreçlere, kırılma noktalarına ve toplumsal dönüşümlere bakacağız.

Tarihsel Süreçlerde Kader ve İlahi İrade

Tarihin derinliklerine indiğimizde, Allah’ın dilediğini yapması kavramı, özellikle dini inançlar ve toplumsal yapılarla iç içe geçmiştir. İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi büyük dünya dinlerinde, Tanrı’nın iradesi, tüm evreni şekillendiren en güçlü kuvvet olarak kabul edilir. Ancak bu kuvvetin nasıl işlediği, tarihsel olarak farklı yorumlara tabidir.

Orta Çağ’da, Batı Avrupa’da Tanrı’nın iradesine dair inançlar genellikle mutlak bir egemenlik anlayışına dayanıyordu. Kilise, Tanrı’nın iradesini temsil eden bir kurum olarak kabul edilirken, insanların yaşamları da Tanrı’nın takdirine bırakılmıştı. Bu anlayış, Orta Çağ’dan modern çağa geçişi simgeleyen Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde sorgulandı. İnsan aklının ve özgürlüğünün öne çıktığı bu dönemde, Tanrı’nın iradesinin insanın iradesiyle nasıl bir etkileşim içinde olduğu sorusu yeniden gündeme geldi.

Özellikle İslam dünyasında, Allah’ın dilediğini yapması konusu “kader” anlayışıyla iç içe olmuştur. Kader, insanların iradesinin de sınırlı olduğu ve nihayetinde her şeyin Allah’ın kudretiyle şekillendiği bir sistem olarak kabul edilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, insanın bu irade ve özgürlük sınırları içinde ne kadar sorumlu olduğudur. Bu sorumluluk, İslam dünyasında özellikle tasavvuf ve felsefe bağlamında tartışılmaya devam etmiştir.

Kırılma Noktaları ve İnsanın Allah’a Bağlılığı

Tarihsel kırılma noktaları, toplumların Allah’ın iradesine yaklaşımını da şekillendirmiştir. Endüstri Devrimi, modernitenin yükselmesi ve bilimin gelişmesi gibi toplumsal dönüşümler, insanların Tanrı’nın iradesine olan bakış açısını değiştirmiştir. Endüstri devrimiyle birlikte, insanlar doğal düzeni anlamak ve kontrol etmek adına yeni araçlar geliştirmiş, bu da Tanrı’nın evrendeki rolünü sorgulamaya yol açmıştır.

Ancak, bu kırılma noktaları Tanrı’nın iradesine olan inancı zayıflatmaktan çok, yeni bir bakış açısı geliştirilmesine yol açmıştır. İnsanların, Tanrı’nın dilediğini yapmasının, insan aklı ve iradesiyle nasıl bir etkileşim içinde olduğuna dair sorular, bu dönemde daha belirgin hale gelmiştir. Aydınlanma düşünürleri, özgür irade, doğa yasaları ve Tanrı’nın iradesi arasındaki ilişkiyi sorgulamışlardır. Bu dönemin en büyük katkılarından biri, insanın kaderinin bir parçası olarak Tanrı’nın iradesini anlamak için akıl ve mantığın kullanılabileceği düşüncesidir.

Toplumsal Dönüşümler ve İlahi İrade

Toplumsal dönüşümler de Allah’ın dilediğini yapmasının anlamını etkileyen önemli bir faktördür. Bugün, küreselleşme, teknoloji ve sosyal medya gibi etkenler, insanların Tanrı’nın iradesine ve kader anlayışına nasıl yaklaştıklarını şekillendiriyor. Modern dünyada, bireylerin hayatını kendi iradeleriyle şekillendirme gücü, Allah’ın mutlak iradesiyle çatışan bir düşünceye dönüşebiliyor. Bu, birçok insanın Tanrı’nın kudretine olan inancını sorgulamasına yol açarken, bir yandan da Tanrı’nın iradesine olan bağlılıklarını pekiştirecek yollar aramalarına neden oluyor.

Bugünün toplumu, hızla değişen dinamikler içinde Allah’ın iradesinin hala ne anlama geldiğini yeniden keşfetmekte. Dünyanın birçok yerinde, özellikle genç nesiller arasında, manevi boşluklar artmışken, bir yandan da dini değerlere dönüş hareketleri gözlemlenmektedir. Bu dönüşüm, aslında geçmişteki toplumsal değişimlerle benzer paralellikler gösteriyor: İnsanlık, her dönemde Tanrı’nın iradesine ve insan iradesine dair sorgulamalar yapmış ve bu sorgulamalar, toplumların kültürel ve dini yapılarında büyük değişimlere yol açmıştır.

Geçmişten Bugüne Paraleleler: Allah’ın İradesi ve İnsan İradesi

Geçmişte, Tanrı’nın iradesi ve insanın özgür iradesi arasındaki ilişki, sürekli bir çekişme ve tartışma konusu olmuştur. Bugün ise, teknolojinin, bireyselliğin ve hızla değişen toplumsal yapılarının etkisiyle, aynı sorular bir kez daha gündeme gelmektedir. İnsanlar, geçmişte olduğu gibi, bu iki güç arasındaki dengeyi bulmaya çalışırken, tarihsel süreçlerde yaşanan kırılma noktaları, bizim bugünü daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

Hangi toplumda olursa olsun, Allah’ın dilediğini yapması konusu, insanların yaşamlarına yön veren en temel güçlerden biri olmuştur. İnsanlık, bu güçle nasıl bir ilişki kurduğunu sürekli olarak sorgulamış ve bu sorular, her dönemde farklı şekillerde cevap bulmuştur.

Sonuç: Allah’ın İradesi ve İnsanlığın Yolculuğu

Sonuç olarak, Allah’ın dilediğini yapması, yalnızca dini bir kavram değil, insanlık tarihinin her aşamasında şekillenen bir düşüncedir. Bu düşünce, zamanla evrilmiş ve toplumsal dönüşümlerle paralellikler göstererek, insan aklı ve iradesiyle harmanlanmıştır. Bugün, geçmişi anlamak, bu kavramı daha derinlemesine kavrayabilmemizi sağlar. Kendi yaşadığımız toplumsal ve bireysel değişimleri değerlendirerek, geçmişten bugüne bu ilahi iradeyi nasıl anlamamız gerektiğini yeniden sorgulayabiliriz.

8 Yorum

  1. Gül Gül

    İllet, Killet, Zillet .. 25 Eki 2019 Allahü Teâlâ sevdiği kuluna 40 gün içerisinde şu üçünden birini verir … Facebook tariharsivi posts allahü-te… Facebook tariharsivi posts allahü-te… İllet, Killet, Zillet ..

    • admin admin

      Gül!

      Teşekkür ederim, katkılarınız yazıya doğallık kattı.

  2. YörükAli YörükAli

    Sabırlı, adaletli, temiz, cömert kullarını sever. Tembel, cimri, kafir, hain, zalim kullarını sevmez. Tevbe Suresinin 51 . Fakat sana bir musîbet dokunsa: “İyi ki biz tedbirimizi önceden almıştık” derler ve sevine sevine dönüp giderler. De ki: “Allah bizim için ne yazdıysa, başımıza gelecek ancak odur. O bizim Mevlâmız’dır. 22 Ağu 2024 “Allah Ne Yazdıysa O Olur” Ayeti – İslam ve İhsan İslam ve İhsan allah-ne-yazdiysa-o-olur… İslam ve İhsan allah-ne-yazdiysa-o-olur…

    • admin admin

      YörükAli!

      Önerileriniz yazının renklerini ortaya çıkardı.

  3. Fatma Fatma

    Tevbe Suresinin 51 . Fakat sana bir musîbet dokunsa: “İyi ki biz tedbirimizi önceden almıştık” derler ve sevine sevine dönüp giderler. De ki: “Allah bizim için ne yazdıysa, başımıza gelecek ancak odur. O bizim Mevlâmız’dır. “ La ilahe illallah ” kelime-i tehvidi hem imanın ikrarı hem de zikrin kendisidir. Namazı, O’nu zikretmek, anmak için kılmamızı ister.

    • admin admin

      Fatma! Önerilerinizden bazılarını benimsemiyorum, ama emeğiniz için teşekkür ederim.

  4. Pala Pala

    ﴾39﴿ De ki: “ Rabbim kullarından dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de kısar . Başkaları için ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.” Sebe’ Suresi 39. ﴾39﴿ De ki: “ Rabbim kullarından dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de kısar . Başkaları için ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.

    • admin admin

      Pala! Her noktada aynı görüşte değilim, yine de teşekkür ederim.

YörükAli için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet bahis sitesisplash